Köşemde oturmuş Pazar sabahının keyfini çıkarayım derken televizyonda öyle bir haber izledim ki, Derin düşüncelere dalmaktan kendimi alamadım, üzüldüm.
Mecliste milleti temsil eden, üstelikte Profesör, birçok kitap yazmış, Milliyetçi Hareket Partisi’nin esasının içeriğinde bir tek Osmanlı geçmeyen “Dokuz Işık Doktrini” kabul edip inanmış, Türklüğe gönülden bağlı bir zatı muhterem’in Osmanlıcayı okullarda mecburi ders olarak okutulması için önerge vermiş. Hatırlayanınız var mı bilmem ama “Osman bey Osmanlı İmparatorluğun tohumlarını atarken Osmanlıca değil Türkçe konuşmaktaydı.
Üstelik Mensubu olduğu partinin Esasını teşkil eden DOKUZ IŞIK doktrininde, aşağıda görüleceği gibi bir tek kere bile Osmanlı kelimesi geçmemektedir.
Bağımsız son Türk devletini koruyabilmek için, milli bir görüş etrafında birleşmek zorundayız der bu doktrin.
MİLLİYETÇİLİK
Her şey Türk milleti için, Türk milleti ile beraber ve Türk milletine göre sözleriyle özetlenebilecek, Türk milletine bağlılık, sevgi ve Türkiye devletine sadakat ve hizmettir.
ÜLKÜCÜLÜK.
AHLAKÇILIK
ÍLÍMCİLİK
TOPLUMCULUK
KÖYCÜLÜK
HÜRRİYETÇİLİK VE ŞAHSİYETÇİLİK
GELİŞMECİLİK VE HALKÇILIK
ENDÜSTRİCİLİK VE TEKNİKÇİLİK vesaire,vesaire…
***
Ya sonra? Sonra bu Osman beyin konuştuğu dil başka dillerin etkisinde kalarak dejenere olmaya başlamış, sadece bilim adamlarının anlayabileceği bir dil çıkmıştır ortaya. Bunu önerge diye veren Sn. Milletvekili Prof. Dr. Osman Yeniçeri’nin bilmemesi mümkün değildir. Galiba amacı mecliste dostlarına alışverişte olduğunu göstermekti bu Çok Sayın Zatı muhterimin.
Konu Elbette Osmanlı değil, Osmanlı bizim geçmişimiz. Kimselerin inkâr ettiği de yoktur. Ama yinede geçmiş geçmiştir. Arkada kalmıştır. Yani güzel ülkeme yenilikleri getirilmesi epey meşakkatli olmuştur. Osmanlı topraklarını paylaşmak için garp afakımızı saran çelik zırhlı duvarı yıkmak için epeyce telefat olmuştur ülkem inanlarından. Bütün bunları unutup, Osmanlıya geri dönme çabasının mantığını anlamak mümkün değildir. Cumhuriyetin kuruluşu ile elde edilen bu kazanımların teker teker el birliği ile arkasına dolanım puan alma çabaları nedendir.
İşte kanımı donduran bu haberin arkasından lise çağlarından aklımda kalan Fuzuli’nin bir Osmanlıca deyişi dökülüverdi dudaklarımdan.
*Gönülde bir gamım var ki pinhan eylemek olmaz
Bu hem bir gam ki el ta‘nından efgan eylemek olmaz. Fuzulî
***
Alın size Çocuklarımıza öğretilmesi için meclise önergesi verilen Osmanlıca bu.
Sonrada fikriniz olsun diye yüce Önder Atatürk’ün Türk Gençliği’ne Hitabesinin ilk satırının Osmanlıcasını vermek istedim
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
اى تورك كنچلكى!
برنجى وظيفه ك٬ تورك اتسقلالينى٬ تورك جمهريتنى٬ الى الابد٬ محافظه و مدافعه ايتمكدر.
Son olarak hatırlatmamda fayda vardır, Osmanlıda çalışan 20.000 kişilik memur kadrosunda çalışan bir tek TÜRK bile olmamıştır. Hiç bir Osmanlı padişahı Türk kızları ile evlenmemiştir. Daha pek çoğu var ama yazmaya gerek yok çünkü Kanuni dizisinde pek çoğunu hep beraber izliyoruz. İstediğiniz kadar bizim Süleyman Bu değildir deyin!