“Conscientia” Latince de;
Bilinç, bilgi ve farkındalık anlamına gelen bir kelime.
Kısaca Romalılar bilinç ile bilginin aynı olduğunu düşünmüşler.
Bu bağlamda, bilgisizlik, eğitimsizlik; kişinin bilinç, algılama ve farkındalığının zayıf olması sonucunu doğurmaktadır. Kişisel
anlamda düşük bilinç düzeyi ve kişisel farkındalıktan yoksunluk cehaleti, cehalet ise dogmatik körlüğü tetiklemekte.
Bu durumu iyi değerlendiren din tüccarları da inanç istismarı ile
düşük bilgi ve eğitim seviyesi arasındaki yüksek ilişkiyi, iyi kullanmaktadırlar.
Kişisel farkındalıktan yoksunluk ve düşük bilinç düzeyi,
Demokratik düşünceye de mesafeli bir yaklaşımı beraberinde getirmektedir. Nasıl mı?
Bilinçsiz ve eğitimsiz kitleler;
kendileri için düşünen ve sorunları körükörüne inanç ile açıklanabilen sistemleri önerenlere daha yakın hissederler.
Öyle ki, kişisel haklardan dolayısı ile toplumsal ve demokratik haklardan feragat ederek;
Düzeni kendileri için ilahi bir şekilde açıklayan yöneticilere biat etmeyi tercih etmektedirler.
İnançlarını kutsal kitaplarından bile öğrenemeyecek kadar bilgisiz olma durumunda ise,
Bu yöneticiler neredeyse yaradan ile eş koşulur hale gelmektedir.
Örneğin bir başbakanın doğduğu yeri kutsal ilan etmek,
Ona dokunmanın farz olduğunu beyan etmek ya da bu kadar karmaşık cümle kurabilecek kadar bile eğitimli değil iseniz (bir yerlerinin
kılı olmak gibi)
Çoğu bu tarz insan için demokrasi ile din aynı cümlede dahi geçemeyeceğinden; demokrasiye ve onu temsil ettiğini inandığı kitlelere düşman ya da en azından uzaktır…
Oysa kelime anlamı ile olmasa bile, uygulamada ileri demokrasinin geçerli olduğu;
Halifeler, Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Ahmed Rufai gibi isimleri ya da engizisyondan kaçan bilim ve felsefe insanlarının Kahire sokaklarında özgürce dolaşıp, ürettiği muhteşem günleri ya bilmez ya da görmezden gelirler…
Öte yandan bu farkındalıktan yoksunluk ve düşük bilinç düzeyi, din istismarcıları ve onların kölelerinde bulunmamaktadır.
Eğitim düzeyi yüksek olsa bile; sosyal demokrat olmakla övünen ve oy toplayan bir parti de gerektiğinde benzer bir davranış sergileyebilir.
En son gerçekleşen olay benim açımdan tam bir bilinçsizlik örneği olmuştur.
Liderliğin dürüstlük ve iyilikten, yani her insanda olması gereken vasıflardan ibaret olduğunu düşünen bir bilinç ile
halkın istediği ve açıkça desteklediği Emine Ülker Tarhan bir anlamda yönetimden uzaklaştırılmıştır.
Bu hareket liderliğin gerektiğinde halkın yanında olmak, biraz cesaret, başkaldırı ve karizma gibi özellikler de
gerektirdiğini sanırım bilmeyen, farkında olmayan ya da pek önemsemeyen bir bilincin uygulamasıdır.
Sonuç olarak ister demokrat, ister radikal taraftan gelsin; her tür eğitimsiz, bilinçsiz, bilgisiz ve farkındalıktan yoksun hareket bizlere zarar
vermektedir.
Fakat şu bilinmelidir ki bilgi hep güçlü kalmıştır. Cehalet ölüme mahkumdur; öyle ya da böyle…