Bu kadar zor mu birinin yaralarını iyileştirmeye çalışmak?
Kırık bir kalbe aşık olmak?
Bir ilişkiye korku ile başlamak ve her şey gibi bununda bir gün biteceğini bile bile birine tutulmak bu kadar mı acıtır insanın canını?
Kendini kısıtlamak aşktan; işte en kötüsü de bu değil midir zaten?
***
Seversin ve zamanla alışırsın, alıştıkça aşık olduğunu zannedersin.
Oysaki hepsi sadece bir alışkanlıktır. Alıştığı şeyi sever çünkü insan.
Alıştığı şeyden vazgeçecek olma ihtimali bile onu acıtır, incitir. O olmadan asla der, çoğu zaman onsuz yaşayamayacağını, zamanın geçmeyeceğini düşünür.
Ama gözden kaçırdığı bir nokta vardır; onsuz da yaşar aslında, belki biraz eksik yaşar ama yaşar. Zaten sadece yeni bir alışkanlık bulana kadar eksik yaşar.
***
Ben çok kızıyorum aşk acısı çekenlere, aylarca, belki yıllarca unutamayıp onun yasını tutanlara, arkasından milyarlarca tane gözyaşı damlatanlara.
Alışkanlıklarına bu kadar bağlı olmamalı insan, hele bağımlı asla.
Ben ilişki ve alışkanlıkları aynı kefede tuttuğum için belki de o kadar acı çekmiyorum bitişlerle, tükenişlerle karşılaştığımda.
Belki duygusuz diyorlar bana ama ben anlamam, böyle yaşıyorum ben.
Duygusuzluk da bir duygudur bence hatta belki de en büyük duygulardan biri ki insanlar onun tanımını bile çok zor yapıyor ve duygu yoksunu diye kestirip atıyorlar.
Duygusuz diye belirlenen insanlar aslında aşk ve alışkanlık arasındaki o ince çizgiyi bilip, ondan kolayca kurtulabilenlerdir, kendilerine en az acıyı yaşatarak.
Çoğu zaman insanların imrendiğini de görüyorum zaten, keşke bende anında bitirebilsem, keşke bende unutabilsem saniyesinde, dediklerini duyuyorum. Bende onlara kurtul o zaman şu alışkanlığından diyorum tıpkı onun sana yaptığı gibi. Bir insan bitirmiş ise kafasında bazı şeyleri, onu tekrar aynı şeye alıştırmak zordur. İşte bunun için ben asla çabalamam.
***
“Sensizliğe alışamam” kadar büyük bir yalan da yoktur bence dünyada.
Öyle bir alışırsın ki buna da, zaten sen alışkanlıklara aşık değil misin?
Eşine, dostuna, sevgiline, sigaraya, kitap okumaya her şeye alışabilirsin.
Sonra seni cezbeden başka bir şeye tanık olursun ve hemen ona alışmaya başlarsın zamanla. Bundan dolayı üzülmesin kimse işte, tıpkı her şeye alıştıkları gibi acıya da alışabilir insan, artık hissetmez öyle bir his içinde ve işte o zaman benim için en büyük duygulardan biri olan duygusuzluğu yaşar. Geriye yapması gereken tek şey kalır.
Herkes yeni bir ilişkiye, alışkanlığa başlamadan önce eski bir alışkanlığından vazgeçtiği veya vazgeçmek zorunda kaldığı için birinin yaralarını iyileştirmeyi ve kırık bir kalbe yeniden alışmayı öğrenmesi gerekir.