2000 yılında 40 Avrupa ülkesi gezmek için yola çıktım. Tam 3 yıl sürecekti bu tur…
Avrupa’nın kuzeyinden basladım. İlk olarak Hollanda\'dan. Burada da büyük bir sebep vardı. Onu sonra anlatacağım. Bir yıl dolaştıktan sonra yavaş yavaş kuzeye doğru seyahat etmeye başladım. Müslüman toplum, ezan sesi ve minareyi cok özlüyordum ve sabırsızlıkla Türkiye’ye gitmeyi istiyordum bu benim en büyük arzumdu.İIlk Türk havasını Hırvatistan’da buldum. Kanuni Sultan Süleyman\'ın feth ettiği ülkeleri gezmeye başlamıştım. Macaristan\'da Mohaç ve Zigetvar’a gittim. Türk tarih ve eserlerine hayran oldum ve her tarafı araştırıp dolaşıyordum. Macaristan\'dan sonar, Balkan ülkelerine geldim ve artık özentilerim kalmamıştı. 2002 de Bulgaristan\'dan Türkiye\'ye otobüsle geldim.İlk durak ise Edirne oldu. Edirne\'de Selimye Camii ve diğer Osmanlı miraslarını tek tek ziyaret ettim. Çok okuyordum ve araştırıyordum. Edirne\'den sabırsızlıkla İstanbul\'a geldim. Yeni Zelanda\'da iken Türk halkı hakkinda ve Türkiye hakkında fazla bilgi sahibi degildim ama Sultan Ahmet Camii ve İstanbul’daki diğer tarihi eserler hakknda biraz bilgim vardı. İstanbuldayken Rüştü Kaya adında çok iyi bir insanla tanıştım. Rüştü bana çok büyük bir misafirperverlik yaptı. Çok büyük kardeşlik, yardım ve dostluk gösterdi. Açıkçası Türkiyeyi çok güzel tanıttı. Rüştü kardeşimin evinde misafir olarak aylarca kaldım. Aynı zamanda Türkiye’yi dolaşıyordum.
Tam Edirne’den İstanbul, Ankara, Konya, Adana, Hatay, Şanlıurfa, Diyarbakır, Bingöl’e kadar gittim ve dolaştım. Ondan sonra İstanbul’a geri döndüm. Gittiğim yerlerde çok büyük bir lütuf alıyordum. Çok iyi ve güzel insanlarla karşılaşıyordum. Artık Türkiye’de her yere gitmek ve dolaşmak istiyordum…
Hatırlıyorum Budapeşte’ de bir lokantaya gitmiştim. Duvarda çok güzel bir resim vardı. Yemyeşil dağlar, gölün yanında büyük ve güzel bir camii vardı. Camii gölde yansıyordu. Sordum ‘‘Bu yer nerede?’’ Diye. Lokanta sahibi Bana anlattı: Uzungöl Türkiye’de bir yer.
Ondan sonra hep Uzungöle gitmeyi hayal ettim. Uzungöl’ün İstanbul’da bir yer olduğunu düşünüyordum. İzmit’te bir Cuma namaz kılarken, birkaç gençle karşılaştım. Onlarla sohbet ettim, ondan sonra çok iyi arkadaş olduk.
Bir gün o arkadaslara ‘‘Ben Uzungöl\'e gitmek istiyorum’’ Dedim.
Onlar dediler ki ‘‘Abdullah Uzungöl Karadeniz de, İstanbuldan tam 1400 km uzaklıkta. Neyse o zaman Uzungöl’ün nerede olduğunu öğrendim.
Bir sabah o arkadaşlar bir sürpriz yaptı; bir araba kiraladılar ve tam 6 kişi ile Uzungöl\'e doğru yola çıktık. Böylece Karadeniz sahil yolunu da görmüş oldum.
Karadenizi dolaştıktan sonra artık Türkiye’den ayrılma zamanı gelmişti.
6 ay doya doya dolaşmıştım ve ağlayarak Türkiye’den ayrılırken paramparça olmuştum.
…
Türkiye’den ayrıldıktan bir kaç ay sonra tekrar Macaristan’a gittim. Oradayken Rüştü kardeşimden kötü bir haber aldım. Henüz 34 yaşındaydı ve beyin tümörü olmuştu. Çok üzüldüm çok gençti ve 3 tane çocuğu vardı.
Haberi alır almaz ziyaret için Türkiye’ye geri döndüm. Havalimanından doğru hastaneye gittim. Canım kardeşşim Rüştü; büyük bir ameliyat geçirmişti. Baygın uyuyordu. Yapacağım duadan başka bir şey yoktu. Ramazan ayıydı, oruç tutuyordum. Destek ve duayı ediyordum.
Hastanede Rüştü kardeşimin yanında, bir hasta yatıyordu; İsmail…
İsmail’in kızkardeşi Seriye ona çok büyük hizmet ve destek veriyordu.
Onun sonradan benim eşim olacağını bilmiyordum. Refakatçi kaldığım sürece, hergün Seriye ile sohbet ediyorduk. Onun ne kadar güzel, iyi kalpli ve değerli insan olduğunu anladım. Sohbet etmeyi hergün dört gözle beklediğimi görünce hacca gittiğimde Kabe’ de iyi, sadık ve müslüman bir eş için dua etmiştim. O dua artık Kabul olacaktı yıllar sonra…
Artık hastaneden ayrılma zamanı gelmişti.Hastalarımız nihayet taburcu oldular. Türkiye\'den gitmeden önce Seriye\'ye evlenmeyi teklif etmiştim. O da teklifimi kabul etti. Sadece bir şart vard. Ben 2 yıl daha dolaşacaktım. Avrupra turunu bitirecektim. Ondan sonra Amerika, Kanada. Avustralya, Yeni Zelanda ve Fiji Adasına gidecektim. Annem, kardeşlerim ve akrabalarımı ziyaret edecektim. Tanıştıktan tam 2 yıl sonra evlenecektik. O da Allah razı olsun iki yıl sabır ile bekledi. Tanıştıktan tam iki yıl sonra dedigim gibi Türkiye\'ye geri döndüm.
15 Haziranda Ankarada Seriye ile evlendim ve cok büyük bir saygı ve sevgi içinde Türkiye de yaşamaya basladım. Tam 5.5 yıl geçti; artık bir Türk oldum.
(Türk vatandaşı oldum)
Önce hiç düşünmemiştim ki bir gun tam 141 ülke gezdikten sonra Türkiye\'de evleneceğim,Türkiye\'de yasacağım, Türkiye\'de teslim olacağım diye... Bunların hepsi yüce Allahın planıdır. Artık çok büyük bir duygu icinde yaşamaktayım. Artık öyle hissediyorum ki bu topraklar da nefes alacağım ve yüce Allaha bu kutsal ve sehitlerimizin kanı bulaşan bu topraklarda teslim olacağım inşallah…